Mirasın Reddi Miras Davası

Mirasın Reddi, Reddi Miras Davası

Mirasın Reddi (Reddi Miras) Nedir ve İlgili Davalar

Mirasın Reddi (Reddi Miras) Nedir?

Mirasın reddi, yani reddi miras, ölenin (miras bırakanın) yasal veya atanmış mirasçılarının mirasçılık sıfatlarını ve dolayısıyla mirasın doğurduğu hak ve yükümlülüklerini reddetmelerine denir.

Yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.

Medeni Kanunda mirasın reddi, aşağıdaki iki şekilde düzenlenmiştir:

  • Mirasın Gerçek Reddi
  • Mirasın Hükmen Reddi

Mirasın Gerçek Reddi

Yasal ve atanmış mirasçıların, red irade beyanıyla mirası kabul etmeme hakkını kullanması yoluyla yapılan ret, mirasın gerçek reddi olarak adlandırılır.

Mirasın Hükmen Reddi (Mirasın Reddedilmiş Sayılması)

Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır. Bu durum, mirasın hükmen reddi olarak adlandırılır. Ancak, bu durumda da mirasçı eğer isterse mirası kabul edebilir. Mirasçı bu durumda mirası kabul ederse, mirası kayıtsız şartsız kabul etmiş olur ve sonradan mirası reddedemez.

 

Mirasın Reddi Süresi

Mirasın reddi süresi, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri, vasiyetname ile atanmış mirasçılar için ise miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten itibaren 3 aydır. Buradaki 3 aylık süre, hak düşürücü süredir ve hakim tarafından da bu sürenin geçip geçmediği resen kontrol edilmelidir.

Miras bırakanın ölümünden haberdar olmayan yasal mirasçılar için 3 aylık red süresi, miras bırakanın ölümünden zamanında haberdar olmadıklarını veya haberdar oldukları zamanı ispat yükü kendilerine ait olmak üzere, ölümü öğrendikleri andan itibaren başlar.

Önemli sebeplerin varlığı durumunda hakim, yasal ve atanmış mirasçılara tanınmış olan ret süresini uzatabilir veya yeni bir süre tanıyabilir. Önemli sebep olarak mirasçının devamlı hasta olması, mirasçının yerleşim yerinin yurtdışında bulunması, mirasçı vesayet altındaysa vesayet organlarının iznini geç vermesi, mirasçının gaipliği gibi durumlar düşünülebilir.

Mirası reddetmeden ölen mirasçının reddi miras hakkı, kendi mirasçılarına geçer. Bu mirasçılar için reddi miras süresi, kendilerinin miras bırakanına mirasın geçtiğini öğrendikleri tarihten başlar.

Ret sonucunda miras daha önce mirasçı olmayanlara geçerse; bunlar için reddi miras süresi, önceki mirasçılar tarafından mirasın reddedildiğini öğrendikleri tarihten işlemeye başlar.

 

Mirasın Reddi Davasında (Reddi Miras Davasında) Yetkili ve Görevli Mahkeme

Mirasın gerçek reddinde görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi, yetkili mahkeme ise miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesidir.

Mirasın hükmen reddi davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi, yetkili mahkeme alacaklıların davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.

Mirasın reddinin iptali davasında ise görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi, yetkili mahkeme ise davalının son yerleşim yeri mahkemesidir.

 

Mirasın Reddi Nasıl Yapılır?

Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh hukuk mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Reddi mirasın kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Mirasın reddi, kısmi olarak yapılamaz, mirasın hak ve yükümlülüklerinin tamamı üzerinde yapılabilir.

Hakim, sözlü veya yazılı şekilde yapılan reddi miras beyanını, bir tutanakla tespit eder. Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse, kendisine reddi gösteren bir belge verilir. Mirasın gerçek reddi amacıyla açılacak davalarda, davalı taraf bulunmaz, yani mirasın gerçek reddine ilişkin sulh hukuk mahkemesine verilecek dilekçelerde hasım gösterilmez.

Mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı, mirası süresi dolmamış olsa dahi, mirası reddedemez.

Mirasın reddi, bozucu yenilik doğuran bir hak olduğu için, mirasçı mirası reddettikten sonra, bundan geri dönemez. Yani, mirası red beyanını, bu hak kullanıldıktan sonra tükendiği için geri alamaz, bundan sonra mirası kabul edemez.

Yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur. Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı, mirası reddedemez.

 

Mirasın Hükmen Reddi Davası

Mirasın hükmen reddi davası, miras bırakanın alacaklılarına yöneltilir, taraflara delil bildirme olanağı sağlanması, terekenin aktif ve pasifinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

Mirasın hükmen ya da zımnen reddi, Türk Medeni Kanununun 605. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılmaktadır. Yasa koyucu böylelikle, mirasçıları bir külfetten kurtarmaktadır.

Mirasın hükmen reddinde, reddin açıklanması ve hakime tescil ettirilmesi gerekmediği gibi, bu konudaki irade açıklaması da bir süreye tabi değildir. Ancak mirasçı yasal üç aylık süre içinde terekenin borca batık olduğunu ileri sürerek mirası kayıtsız şartsız reddettiğinin tespit ve tescilini de isteyebilir. Buna engel bir kural yoktur.

Yukarıda bahsedildiği üzere, mirasın hükmen reddi davasının açılması, süreye tâbi değildir ve 3 aylık süre dolduktan sonra da açılabilir.

Mirasın hükmen reddinde, mirasçının red iradesini açıklama zorunluluğu yoktur. Mirasçı alacaklılara karşı bir süreye bağlı kalmaksızın terekenin borca batık oldu tespitini, açacağı mirasın hükmen reddi davasıyla isteyebilir. Mirasın hükmen reddi, adından da anlaşıldığı gibi ancak alacaklılara karşı açılacak bir dava olan mirasın hükmen reddi davası ile tespit edilebilir. Ancak, mirasın hükmen reddi itiraz veya savunma yolu ile de ileri sürülebilir.

Miras bırakanın mal varlığının dava konusu borcu karşılamadığı, başka bir anlatımla terekenin borca batık olduğu anlaşılsa bile, mirasın hükmen reddi kararı verilebilmesi için davacıların terekeyi açık yahut örtülü olarak kabul etmemiş olmaları gerekir.

Mirasın hükmen reddi davasında, ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi, açıkça belli veya tespit edilmiş ise ancak o zaman miras reddedilmiş sayılacaktır. Ödemeden aczin varlığı ise miras bırakanın ölüm tarihi itibari ile mal varlığındaki aktif ve pasiflerin net bir şekilde ortaya konulması ile tespit edilebilecektir. Nitekim bu yasal karine miras bırakanın mal varlığındaki pasif fazlalığının herkes tarafından biliniyor olması nedeni ile yasal veya atanmış mirasçıların borca batık olan bu mirası kabul etmeyecekleri yönündeki inançtan kaynaklanmıştır. Bu nedenle de borca batıklık bir başka anlatımla ödemeden aciz durumunun da, mirasın hükmen reddi davasında her türlü delille ispat edilebileceği kabul edilmiştir.

Mirasın Reddinin İptali Davası

Mal varlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde mirasın reddinin iptali davası açabilirler.

Bu dava sonunda mirasın reddinin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir. Bu suretle tasfiye edilen mirastan, reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise, red geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.

 

Mirasın Reddinin (Reddi Mirasın) Sonuçları

Mirasın reddi, hukuki niteliği itibariyle, bozucu yenilik doğuran bir haktır. Bu nedenle, mirası reddeden mirasçı, mirasçılık hak ve sıfatını kaybeder.

Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, diğer hak sahiplerine geçer. Mirası reddeden atanmış mirasçının payı, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, miras bırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır.

En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir. Altsoyun tamamının mirası reddetmesi durumunda, bunların payı sağ kalan eşe geçer. Mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını, tasfiyeden önce isteyebilirler. Bu takdirde ret, sulh hukuk hakimi tarafından daha sonra gelen mirasçılara bildirilir; bunlar bir ay içinde mirası kabul etmezlerse reddetmiş sayılırlar. Bunun üzerine miras, iflas hükümlerine göre tasfiye edilir ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, yasal sıralamada önce gelen mirasçılara verilir.

Ödemeden aciz bir miras bırakanın mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar. Olağan eğitim ve öğrenim giderleriyle geleneklere uygun olmak üzere verilen çeyiz, bu sorumluluğun dışındadır. İyi niyetli mirasçılar, ancak geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu olurlar.

 

 

Mirasın reddi ile ilgili işlemler ve davalar, usulüne uygun ve özenle yapılmadığı takdirde ciddi hak kayıplarına yol açabileceğinden, ilgili işlemler ve davalarla ilgili, miras konusunda deneyimli bir avukatın hukuki desteğinin alınması önerilmektedir.