Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borçlar

Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borçlar

Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri

Sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlarla ilgili hükümler, Borçlar Kanunu madde 77 – madde 82’de düzenlenmiştir.

 

Sebepsiz Zenginleşme (Haksız Zenginleşme) Nedir?

Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının mal varlığından veya emeğinden zenginleşmeye, sebepsiz zenginleşme denir. Sebepsiz zenginleşme, haksız zenginleşme veya haksız iktisap olarak da adlandırılmaktadır.

Sebepsiz (haksız) zenginleşme (haksız iktisap) düzenlemesi, temelini hakkaniyet esasından dayanmaktadır ve bu hususa yönelik düzenlemenin asıl unsurunu da “denkleştirici adalet” ilkesi oluşturur.

Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi, denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve gerçek anlamda eski duruma getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.

Haksız zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Haksız zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.

 

Sebepsiz Zenginleşme Bedelinin İadesi

Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının mal varlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.

Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir. Zamanaşımına uğramış bir borcun ifasından veya ahlaki bir ödevin yerine getirilmiş olmasından kaynaklanan zenginleşmeler, geri istenemez.

Sebepsiz zenginleşen, zenginleşmenin geri istenmesi sırasında elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği kısmın dışında kalanı, geri vermekle yükümlüdür. Zenginleşen, zenginleşmeyi iyi niyetli olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken ileride geri vermek zorunda kalabileceğini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleşmenin tamamını geri vermekle yükümlüdür.

Zenginleşen iyi niyetli ise, yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri, sebepsiz zenginleşme bedelinin iadesini isteyenden isteyebilir. Zenginleşen iyi niyetli değilse, zorunlu giderleri ve yararlı giderlerinin, sadece geri verme zamanında mevcut olan değer artışının ödenmesini isteyebilir.

Zenginleşen, iyi niyetli olup olmadığına bakılmaksızın, diğer giderlerinin ödenmesini isteyemez. Ancak, kendisine karşılık önerilmezse, o şey ile birleştirdiği ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri, geri vermeden önce ayırıp alabilir.

Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey, geri istenemez. Örneğin, bir kişi hukuka aykırı bir eylemi gerçekleştirmesi veya bir suç işlemesi amacıyla para ödediği kimseden, bu eylem gerçekleşmediğinde bu parayı haksız iktisap kapsamında geri isteyemez. Ancak, bu tür durumlarda açılacak sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak davasında hakim, bu amaçla verilen şeyin, Devlete mal edilmesine karar verebilir.

 

Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Alacak Davasının Şartları

Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Haksız zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.

Bir hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni, irade açıklamasıdır. Sebepsiz (haksız) zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni ise, kişinin iradesi dışında mal varlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Bunun sonucu olarak, taraflar arasında mal varlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye, tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa, sebepsizlikten ve haksız zenginleşmeden söz edilemez.

Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda, borçlunun borcunu anlaşmaya uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun hareket etmezse, alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.

Bütün bu açıklamalara göre, sebepsiz zenginleşme alacaklıya, ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Mal varlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez.

Yani, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu durumlarda, taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamazlar.

 

Sebepsiz Zenginleşme Davası Nerede Açılır?

Sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri, yetkili mahkeme ise davalının yerleşim yerindeki mahkemedir. Yani, sebepsiz zenginleşmeye dayalı dava, karşı tarafın yerleşim yerindeki (ikametgahının bulunduğu yerdeki) Asliye Hukuk Mahkemesidir.

 

Sebepsiz Zenginleşmeden Kaynaklı Alacak Davasında Faiz

Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Haksız zenginleşmede ise, zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Dolayısıyla, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak davalarında, bu tarihten itibaren faiz istenebilir.

Ancak, sebepsiz zenginleşenin iyi niyetli olduğu durumlarda bu durum geçerli olmayıp, temerrüt için bildirim şarttır.

 

Sebepsiz Zenginleşmede Zamanaşımı

Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve her koşulda zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yıl geçince, zamanaşımına uğrar.

Zenginleşme, zenginleşenin bir alacak hakkı kazanması suretiyle gerçekleşmişse; diğer taraf, istem hakkı zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcunu ifadan kaçınabilir.

 

Sebepsiz Zenginleşme Yargıtay Kararları

Sebepsiz Zenginleşme Yargıtay Kararları
Aşağıdaki başlıklar altında, Parası Ödenen Malın Teslim Edilmemesi ve Geçerli Bir Sözleşmenin Yokluğu Sebebiyle örnek Sebepsiz Zenginleşme Yargıtay Kararları verilmiştir.

Parası Ödenen Malın Teslim Edilmemesi Sebebiyle Sebepsiz Zenginleşme Yargıtay Kararı

Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının davalı kooperatife, daire karşılığında 45.500,00 TL ödeme yaptığı, fakat kooperatiften daire alamadığı, davalı kooperatifin tahsil ettiği parayı haksız zenginleşme hükümlerine göre tahsil ettiği tarihlerden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte iade etmesi gerektiği gerekçesi ile kooperatif hakkındaki davanın kabulüne, diğer davalılar hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararı davalı kooperatif vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı kooperatif vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/8722 E, 2020/419K)

Mal Teslim Edilmemesi Sebebiyle Sebepsiz Zenginleşme Yargıtay Kararı

Dava avans olarak yapılan ödemeler karşılığında mal teslim edilmediği, bu nedenle ödemelerin iadesine ilişkin itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosyaya sunulan havale makbuzları üzerinde herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Kural olarak havale bir borcun ödenmesine yönelik olarak yapılır. Bu durumda yapılan havalenin mal siparişine yönelik avans olduğunun usulüne uygun delillerle kanıtlanması ve taraflar tacir olduğundan bu iddianın da yazılı delille kanıtlanması gerekir. Davalı tarafından kabul edilmeyen ve davalıyı bağlayıcı herhangi bir imza olmayan ve her zaman düzenlenmesi mümkün olan belgelere göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/3410E, 2018/3686K)

Geçerli Bir Sözleşmenin Yokluğunda Haksız Zenginleşme Hükümleri Uygulanır

Eldeki davada ise, davacıya verilmiş arsa tahsis belgesi ve belediye meclisince gecekondu önleme çalışmalarıyla ilgili alınmış bir karar ve yapılmış bir ilan bulunmadığından, diğer bir anlatımla yukarıdaki genel açıklamalardan da anlaşılacağı üzere sözleşmenin kurulabilmesi için taraflar arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanı söz konusu olmadığından geçerli bir sözleşmenin varlığından söz edilemez.

Bu nedenle, davalı Belediyece gecekondu sahiplerine arsa tahsisi edileceğine ilişkin yapılmış bir ilan ve alınmış bir encümen kararı bulunmadığından davalının davacının da aralarında bulunduğu gecekondu sahiplerine kamulaştırmadan sonra arsa tahsis edileceği yönünde güven aşıladığının, davacıda haklı beklenti yarattığının kabulü olanağı bulunmadığı gibi, geçersiz bir sözleşme bulunduğu hâllerde ise denkleştirici adalet ilkesi de esas alınarak haksız zenginleşme hükümlerine göre haksız zenginleşen taraf aldığını iade etmekle yükümlü olması nedeniyle, geçerli bir arsa tahsis sözleşmesi olduğunu kabul ederek taşınmazın ifasının imkansız hâle geldiği tarihteki rayiç değere karar verilmesi de mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1517E, 2019/956K)

Tapulu Taşınmaz Satışı Sözleşmesi Resmi Biçimde Yapılmadığında Geçersizdir, Sözleşmenin Geçersizliğinde Haksız İktisap Kuralları Gereğince Alacak İstenebilir

Kural olarak tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığı sürece geçersizdir. Geçersiz olduğu için de taraflarına hak ve borç doğurmaz. Ancak taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. Zira; haklı bir sebep olmaksızın başkası zararına mal edinen kimse onu iade ile yükümlüdür.

Cezai şart; asıl borca ilişkin fer’i bir hak olup, geçersiz sözleşmelerde yer alan cezai şartlar da geçersizdir. Tapuya kayıtlı olan taşınmazlar için düzenlenen adi yazılı sözleşmelere dayanarak taraflar birbirlerinden cezai şart isteyemezler.

Taşınmaz satışına ilişkin adi yazılı sözleşme gereğini yerine getirmek istemeyen taraf, diğer tarafa aldıklarını geri vermek ve diğer taraftan da verdiklerini geri alma hakkına haizdir.

Dosyanın incelenmesinde; taraflar arasında 01/06/2013 tarihli emlak alım satım sözleşmesi imzalandığı, sözleşme kapsamında davacı tarafından 5.000,00 TL kaparo verildiği, satıcının vazgeçmesi halinde kaparo miktarınca tazminat öngörüldüğü görülmektedir. Ayrıca davacı taraf taşınmazın teslim edilmemesi nedeniyle kira kaybını ve kredi ekspertiz ücretini de talep etmektedir.

Taraflar arasında akdedilen 01/06/2013 tarihli sözleşme, taşınmaz satışına ilişkin olup, geçerlilik şartı olan resmi şekilde düzenlenmediği için geçersizdir. Sözleşme geçersiz olduğu için bu sözleşmede yer alan cezai şarta ilişkin hükümler de aynı şekilde geçersizdir. Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre taraflar verdiklerini geri alma hakkına sahip olduklarından kira kaybı ve kredi ekspertiz ücretini de davacı taraf talep edemeyecektir. Davacının bu sözleşme gereğince davalıya 5.000 TL ödediği hususunda taraflar arasında bir çekişme bulunmamakta olup, davalının 5.000 TL’yi davacıya iade etmesi gerekir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/2155E, 2017/11830K)